Tercih; karar verme mekanizmamızın test edildiği kişisel tarihimizin bir uğrağıdır. Özellikle üniversite/meslek tercihleri büyük ölçüde geri dönülemez* tercihler olduğundan büyük bir titizlikle yapılması gerekir. fakat mesleklerin kendi içerisindeki uzmanlaşmalar ve kariyer içerisindeki kararlar ile hem meslek içerisinde kendi alternatifimizi oluşturabilir hem de farklı mesleklere yönelebiliriz zaten modern kariyer kuramları mesleki gelişimin hayat boyu sürdüğünü ifade eder**.
Karar verme stratejilerini olabildiğince geleceğe dönük/ piyasa ihtiyacına uygun ve doğabilecek yeni koşulları düşünerek kurduğumuzda daha az hata yapma olasılığımız olur elbette buradaki öznenin kişisel özelliklerini de denklemin başına koyarak, zaten parsons ilk kez mesleki rehberlikten bahsettiğinde işin ihtiyacı ile kişinin ilgi ve yeteneklerini kabaca eşleştirerek bir yere yönlendirilmesini ifade etmiştir. Tabii artık bizim bilgimiz ve güncel kuramlar bu noktadan çok daha ileride ve çok daha detaylı düzeydedir.
Kişi bilinçli ya da bilinçsiz bir karar verdiğinde geçmişinin, ailesinin, hayata yönelik tutumunun, ideolojisinin, hatta belki tuttuğu takımın bile etkisini görebiliriz burada. Tercih danışmanına düşen görev kanımca yalnızca tercih anında değil tercih sürecine gelmeden paydaşların bilgilendirilmesi, kararın ciddiyetinin aktarılması ve olabildiğince çeşitli kaynaktan bilgi toplanarak bunun direkt ya da dolaylı olarak ilgililere aktarılmasıdır. Bunu çeşitli enstrümanlarla gerçekleştirebilir grafiklerden tutun da bir afişe, makaleye ya da geziye kadar geniş bir yelpazesi bulunur. Tarihsel zamanımıza şükür ki, bununla ilgili olabildiğince kaynak mevcut.
Her bireyin maddi anlamda refah içinde olduğu, kendini mutlu hissedeceği, farklı yönlerini keşfedebileceği mesleğe yönelmesi hem evrensel anlamda refahı hem de kişisel anlamda mutluluğu getirir. En önemlisi kişinin kendini gerçekleştireceği koşullara sahip olur. Tüm toplumun mutluluğun koşullarından biri de (bununla sınırlı olmamakla birlikte) bireysel olarak her bir ferdin mutlu ve üretken olmasıdır.
Kariyer danışmanına öncelikli olarak tercih yapacak kişinin kendisini var edebileceği, kendi yetkinliklerinin farkına varıp onları detaylandıracağı, üretken ve mutlu olacağı mesleklere, bölümlere, alanlara yönlendirmeyi çok kıymetli ve titizlikle yapılması gereken bir iş olarak görmeli bu bağlamda tercih anından çok önce ilgili kişi ile tanışılmalı mümkünse test ve envanter uygulanmalı. Velilerin, okul idaresinin, üniversitelerin, şirketlerin paydaşlığı önemsenmeli, onların aktif bir şekilde sürece dahil edilmesinin daha doğru sonuçlar doğuracağını öngörmelidir. Bunları yaparken eğitim teknolojilerinden ve uzmanlardan destek almayı da kendi uzmanlığının bir parçası saymalıdır.
Tercihte bulunacak kişinin de bazı sorumlulukları bulunmaktadır, öncelikli olarak kendi ilgi ve ihtiyaçları hakkında daha önceden düşünmüş yeteneğinin, becerisinin olduğunu düşündüğü alanlar hakkında araştırma yapmış olmalıdır. Böylelikle bazı bölümleri tercih danışmanına gitmeden elemiş olacak hem süre anlamında kazanç sağlanmış olarak kendine uygun olan daha az bölüm hakkında daha uzun süre bilgi edinme imkanı sağlayacak hem de ,daha kıymetli olarak, oluşabilecek kafa karışıklığının önüne geçilecek. Hiçbir karara kendi verdiğimiz karar kadar kabul edici yaklaşamayız bu anlamda tercih sürecine hazırlıklı gitmek hem sorumlu yaklaşımın hem de kendi hayatının önemli tarihsel döneminin gerekliliklerinden biridir.
* Eli Ginzberg’in gelişim kuramına göre
** Donald Super’in yaşam alanı kuramına göre